Toplumu toplum yapan değer yargılarıdır. Her toplumun kendine has değerleri ve beraberinde getirdiği yargıları vardır. Bunları oluşturan ise kültürü, inancı, coğrafyası ve sosyolojisidir. Bunu tabi ki sosyologlar daha iyi bilirler. Analizleri, çözümlemeleri ve tahlil yetenekleri akademik bilgilerinden dolayı bizden çok daha ilerdedir.
Adamar firması da bu anlamda bizde böylesi bir çağrışım yaptı. İzmir kökenli firma işlerinin büyümesinden ve pazarlarının genişlemesinden dolayı İstanbul, Marmara bölgesinde de lojistik depolamalara gitmiştir. Evet, ne iş yaptığını söylemedik. Adamar, bir lojistik ve malzeme tedarik firmasıdır. Gemilerin -yerli veya uluslararası- tüm ihtiyaçlarını karşılayıp lojistiğini yapan profesyonel bir firmadır. Dilovası bölgesinde satın aldığı yer gerçekten görülmeye değer bir yatırımdır. Yatırım da kullanılan tüm malzemeler ve makine teçhizatlar en iyi kaliteden seçilmiştir. Buradaki amaç paranın “şımarıklığını yapmak” değil de “en iyi hizmeti en iyi şekilde vermek için ne gerekiyorsa yapmak” şeklinde yorumlanabilir.
Dilovası mermerciler sanayi sitesinden içeri girdiğinizde hele ki mevsim kış ise, sadece rüzgârın ve soğuğun sesini duyarsınız. Araçtan dışarı çıktığınızda soğuk sizi sarmalamaz, sizinle boğuşur resmen. Yüzünüz soğuk karşısında şiddete maruz kalır resmen. Biraz dışarda durmak gerekiyorsa kemiklerinize kadar işler soğuk. İçeri girdiğinizde bambaşka bir hava oluşur. İçerde çalışan makinenin sesi ve dışardaki ortamı artık yadırgamaktan kurtulmuş , rutinleştirmiş bakışlarla karşılaşırsınız. Herkes kendi işinde. Ofis sıcak mı sıcak. Beyaz önlüklü bir hanım sürekli sıcak çay ve ıhlamur servis ediyor. Burnunuza limonun kokusu ve ıhlamurla dansının görüntüsünü hayranlıkla izliyorsunuz. Ofis haricindeki alanda ise hiç de yadırganmayacak bir ortalama oda sıcaklığı mevcut. Orda da harıl harıl çalışan işçilerin telaşı ve uyumu göz önüne gelmektedir.
Sizi o soğuk “coğrafyada” sıcak bir diyalog karşılıyor. Bir an unutuyorsunuz her şeyi. Araçla işyerine giriş arasındaki zaman içerisinde yaşadığınız o soğukla boğuşma sancısında üzerinizde ne varsa “kâr etmez inceden içinize doğan, alıp götüren sızıya…” dizeleri gibidir. Oysa içerde ortamdan mı yoksa maksimum oda sıcaklık ölçerin göstergesinden mi nedir bilinmez ama gömlekle oturuyorsunuz.
Orda başlıyor her şey zaten. Mütevazilik karşısında kendinizi başka bir alemde gibi zannedersiniz. İşe hakim ve ne istediğini bilen sorular ve karakteriyle dahil olur konuya. Küçük hesapları yoktur. Olması gerekeni sorar. “Fiyat kırmak, kıyas yaptırmak” değil de anlamaya çalışmak ve sonrasında derinlemesine bir analiz yapıp “en uygunu” bulmak için karşınızda doneleriyle bekler. Sıkmaz sizi. Her daralan ortamda bir espri, bir samimiyet ve ardından gelen kahkaha dışardaki soğuğa inat yükselmektedir. Küçükken çizdiğimiz ev resimleri gibi lambalarımız dışardan görünür ve evdeki tüm hareketler dışardan görünür. Aynı öyle bir resim çizeriz oradaki ortamda, her şey içerde ama dışarda gibidir. Fakat içerideki huzur, sıcaklık, samimiyet o kadar baskın ki dışarısı mağlup olmuş gibi sadece acısına ağlar gibi dövünmekte…
Anlaşma sağlanır. Çift pistonlu, iki ton kapasite ve on metre yükseklik. Evet, pvc sarmal kapılar ve kat seviyelemeyi de unutmayalım. Her şey o kadar samimi ve huzurlu bir ortamda gerçekleşti ki, beyaz önlüklü ablanın servis yaparken gocunmadan sayısı masanızda kalabalıklaşan çaylar ve ıhlamurlardan yine içmek istersiniz. Artık yola koyulma zamanı geldiğinden yüzünüzü ve üstünüzü sıkıca örter, koşarak araca binerken aklınız ve yüzünüzdeki tebessüm hala sıcaklığıyla durmaktadır.
Adamar firması gerçekten de güzel bir isim seçmiştir. Mertlik, dürüstlük, güç, kuvvet bizim gibi feodal toplumlarda “adamlık” yani erkeğe mahsus biçilmiştir. Baskın güç erkektir, güç ve iyi olan her şey erkekte somutlaşmıştır. Neyse konumuz bu değildir. Sitemimizden dolayı bahsi geçti sadece açıklamamızın.
Ar kelimesi ise; hepimizin bildiği gibi temizlik saflık ve özeli temsil eder. Değerler toplamıdır. Temizlik göstergesidir.
Alın size ADAMAR yani ADAM-AR…
Sonucu hemen bağladık. Gerçekten daha çok yazmak isterdim ama bugün baya bi yoğunmuşum. Telefonlardan ve misafirlerden dolayı yazıya odaklanamadım. Gerek de yok zaten çok şey yazmaya. Biz penceremizden hep güzel şeyler gördük Adamar’a bakarken. Sizde aynılarınıve daha güzellerini görürsünüz. Bundan eminiz.